Soygun filmleri hep hoşuma gitmiştir. Planın yapılması, uygulanması, yaşanan aksilikler ve tüm bunların aksiyonu gerçekten sürükleyici oluyor. Ama Inside Man bambaşka bir soygun filmi. Çok daha farklı. Burada söz konusu olan sadece soygun yapanlar ve polis arasındaki aksiyon değil. Burada geçmişe dayanan gizemler, iş bitiriciler giriyor devreye. Bir de soygunun planı kusursuz olunca, kendini tekrarlamaya çok müsait bir konudan farklı, ilgi çekici bir film çıkıyor ortaya.
Filmi farklı kılan noktalardan bir tanesi, bu soygunun yapılış nedeni. Bir bankayı soyup, paraları neden almazsınız ? İşte burada başlıyor faklılaşması. Gizemi kaçırmamak adına çok detaya girmeyeceğim ama bu öyle bir soygun işte. Tabi bu neden, film sonuna kadar bize söylenmediği için bizi asıl sürükleyen şey soygunun kusursuz planı oluyor. Tüm ayrıntıları düşünülmüş, üzerinde çok çalışılmış bir plan. Öyle ki, olaya dahil olacak kişilerin geçmişleri, zayıf noktaları araştırılmış. Özetle daha önce eşine pek de rastlanılmamış bir plan. Öyle zekice ki, soygunu yapanlara sempati duyuyorsunuz. Sonu ile de bağdaştırınca ortada işlenen "suça" karşı hiç bir vicdani rahatsızlık duymadan tarafınızı seçmiş oluyorsunuz. Clive Owen' ın canlandırdığı karizmatik Dalton Russell liderliğindeki ekip, soygunun başından sonuna kadar oldukça planlı hareket ediyor. Eee plan sağlam olunca onlara çok da iş düşmüyor. Dalton, bu planı için öncesinde verdiği zaman ve emeğin yanısıra, soygun esnasında da ciddi olarak fedakarlıklarda bulunuyor.
Tabi isterseniz bu olaya, dışarından da bakıp, olayı inceleyen polis tarafında olabilirsiniz. Buna da gocunmak mümkün değil çünkü sempatik bir polisimiz var. Denzel Washington' un hayat verdiği Dedektif Keith Frazier, olaylara verdiği enterasan tepkilerle ve espri anlayışı ile dikkati çekiyor. Bu olayın peşini bırakmayan Frazier, bir müddet sonra araştırması gerekenin, sadece bir soygun olmadığını, altında daha derin sırlar ve suçlar' ın yattığını anladığında ise cesur hamleler yapıyor. Denzel, bu tip rollerle çokça karşımıza çıktığından onu bir yerde "mahallemizin dedektifi" gibi kabullendiğimizden midir nedir bilmiyorum ama Dedektif Frazier karakterine çok çabuk ısınıyoruz. Uğraşması gereken ve kendisinden daha zeki olan Dalton ile aralarındaki psikolojik savaş ise oldukça eğlenceli bir şekilde ilerliyor.
Evet tipik soygun filmlerinde olan iki tarafı yani soyguncu ile polis arasındaki durumu az biraz anlattık. Sıra, benim en sevdiğim ve filme olduça farklı bir renk katan üçüncü tarafta. Tüm bunlar olup biterken, bankanın sahibinin tuttuğu dişi cengaver, iş bitirici Madeleine karakteri pat diye giriyor devreye. "Bu kadın kim?", "nereden çıktı ortaya?", "ne iş yapar?" gibi soruları sadece siz değil, polisimiz de, soyguncumuz da soruyor. Madeleine ise hem ruj rengi, hem de hiç taviz vermeyen sert tavrı ile benim kahramanım oluyor. İşte benim filmde tuttuğum taraf da bu. Katılığına, sadeliğine, cesaretine ve zekasına hayran olduğum bir karakter Madeleine ve tabi ki bunu en iyi oynayabilecek kişilerden birisi Jodie Foster. Bir de karşısında, patronu konumunda, bankanın sahibi olan Vincent karakteri ile Christopher Plummer var ki, oyunculuk doruklarda dolaşıyor.
Yönetmenimiz Spike Lee, şimdiye kadar daha çok TV filmi, TV serisi ve belgeseller çekmiş. Bence Inside Man kariyerindeki en iyi işlerden birisi. Tabi diğer yapımlarını izlemedim ama eğer iyi bir sinema yönetmeni olacaksa CV sinde en fazla artısı olan nokta bu. Ayrıca, Do the Right Thing ve ya çok sevilen ya da nefret edilen, benim ilk gurupta yer aldığım 25th Hour filmlerini de yönetmiştir kendisi. Bunlar da bence kariyeri için önemli noktalar. Lee, bu filmde çok abartısız, hatta belki özelliksiz bir çekim tercih etmiş. Bence de iyi etmiş çünkü filmin gerek konusu, gerek kurgusu, gerek oyuncuları gerekse de yaratılan karakterler oldukça başarılı. Çeşitli çekim farklılıkları ile bunları kapatmanın anlamı yok.
Özetle diyebilirim ki, bu film ortalama bir sinema severi bile etkileyecek bir sürükleyiciliğe sahip. İzleyin. Belki klasikleriniz arasına koymazsınız ama sıkılmayacağınızı garanti ederim.
Film hakkında bazı bilgiler ;
- Filmin çekimleri 39 günde tamamlanmış.
- Spike Lee, bir röportajında, filmi aslında Ron Howard' ın çekeceğini, ama Russell Crowe' un kendisine Cinderella Man' dan bahsetmesi üzerine vazgeçtiğini belirtmiş. Böylelikle Spike Lee' ye fırsat doğmuş ve bence bu fırsatı oldukça iyi değerlendirmiş.
- Soygunculara gönderilen pizzanın markası olan Sal's aslında Spike Lee' nin ilk yapımlarından birisi olan Do the Right Thing' e bir gönderme.
- Kahve dükkanındaki sahne doğaçlama çekilmiş. DVD' sindeki yorumlarında Spike Lee, bu sahne ile ilgili komik bir anısını da paylaşmış.
- Madeleine ve Vincent arasında, berberde geçen sahneye konu olan berber, gerçek hayatında da berberlik yapıyormuş.
- Filmde banka mekanı olarak kimi zaman gerçek banka kullanılırken, kimi zaman da set ortamında çekim yapılmış.
0 yorum:
Yorum Gönder