Ads 468x60px

.

Pages

14 Ağustos 2012

Total Recall (2012) vs Total Recall (1990)



İşte yaşlandığımı gösteren bir durum daha. Artık bizim çocukluk yıllarımızın "yeniden çekimleri" (Nam-ı diğer remake) çıkıyor. Bu yaşıma kadar bir çok yeniden çekim izledim ama hepsinin ilk çekimleri benden önceki yıllara dayanıyordu. Dolayısı ile bir filmin hem yeni çekimini, hem eski çekimini izlesem bile, dönemimin filmi olmadığı için, yani bir nevi o filmle büyümediğim için objektif olamıyordum. Total Recall için durum farklı. Yanlış hatırlamıyorsam bu benim için bir ilk. Yani çocukluk dönemimin çok önemli bir filminin yeniden çekimine tanık olmak.

Total Recall,  izlediğim ilk bilim-kurgulardandı. Hala da ne zaman görsem hiç sıkılmadan izlerim. O nedenle 2012 yapımı beni meraklandırmıştı. Çok büyük bir beklentim yoktu. Sonuçta ilkinin yerini tutmazdı ama ilkine ne kadar sadık kalacaklar diye çok merak ediyordum. Dün filme girene kadar da merakım tavandaydı. Çıktığımda ise şunu düşündüm; film bize görsel efekt ve aksiyon anlamında bir şölen sunsa da, 1990 yapımının yanından bile geçememiş.

Şehrin karışık yapısı, emek harcanmış bir tasarım.

Önce filmin konusunu özet geçelim;

Gelecek zamandayız. Dünya, bir sürü savaş geçirmiş ve bunun sonucunda sadece iki yaşam alanı kalmıştır. Bunlardan birisi Büyük Britanyayı ve bir kısım Avrupayı içine alan Büyük Britanya Federasyonu (BBF), diğeri de Antartika kıtasında bulunan Koloni' dir. BBF, Koloni' ye göre daha refah bir yaşam sürmektedir. BBF'te yaşayanlar hergün tüm gezegeni merkezden özel bir araçla geçerek Koloniye gider  ve oradaki fabrikalarda çalışırlar. Bu yolculukları ise "Düşüş" olarak adlandırılır ve iki yaşam yeri arasındaki tek ulaşım şeklidir.

İki yaşam yeri arasındaki sınıfsal fark, bir direnişi doğurmuştur haliyle. Gezegen, BBF Başkanı ve robotlardan oluşan sentetik ordunun lideri Cohaagen (Bryan Cranston) ile direnişin başı Matthias (Bill Nighy) arasında süregelen bir savaşın içindedir. Bu savaş daha çok terörist aktivite ve bununla mücadele eden hükümet şeklinde gösterilir. Kahramanımız Douglas Quaid (Colin Farrell) ise tüm bunları uzaktan izleyen, kendi halinde bir fabrika işçisidir. Güzeller güzeli eşi Lori (Kate Beckinsale) ile mütevazi ve rutin bir hayatları vardır. Lori de hükümete bağlı bir nevi polistir.

Ancak Douglas' ı huzursuz eden iki şey vardır. Birincisi sürekli aynı rüyayı, aynı zamanda görmesi ve bu nedenle uykusuz günler geçirmesi, diğeri de yaşadığı monoton hayat. Bir gün Douglas, biraz da farklılık olsun diye Recall isimli bir hafıza bankasına gider. Burası insanlara gerçekte yaşayamayacakları anıları veren bir merkezdir. Douglas rüyalarında kendisini sürekli ajan olarak gördüğü için Recall' dan da ajan anısı ister. İşte her şey o zaman başlar.

1990 Model Hauser' in Recall cihazına girdiği sahne.
2012 Model Hauser' in Recall cihazına girdiği sahne.

Douglas daha Recall cihazına girmeden, hafızası aktif olur ve aslında hafızası ile oynanmış bir ajan olduğu ortaya çıkar. Yani son bir kaç haftadır kendisine yüklenen anıların gerektirdiği yaşamı süren Douglas, aslında nam salmış bir ajan olan Hauser' in ta kendisidir. Recall sayesinde gelişen bu beklenmedik durum, Hauser' in hafızası ile oynayanları huzursuz eder ve büyük bir kovalamaca başlar. Douglas yani Hauser, bir yandan kim olduğunu bulmaya çalışırken, bir yandan da  peşine, içinde karısının da olduğu bir ajan ordusunu takmış, kaçmaktadır. Bu esnada onu kurtarmaya gelen, gerçek yaşamından sevgilisi Melina (Jessica Biel) ile karşılaşır. Simdi Hauser' ın yapması gereken ilk şey, yaşadığının gerçek mi yoksa, Recall ürünü mü olduğunu öğrenmektir.

Filmin baştan sona aksiyon olduğu su götürmez bir gerçek. Karakterlerimiz hiç durmuyor. Sürekli koşturmaca, sürekli kavga. Bu bir yere kadar sürükleyici, bir yerden sonra sıkıcı bir hal alıyor. Ancak belirtmeliyim ki aksiyon sahneleri oldukça başarılı. Kavga sahneleri çok güzel. Ben özellikle yaratılan kent konseptine bayıldım. Seviyorum böyle karışık, karanlık konseptleri. Bir nevi daha çok ve gerçekçi ayrıntı barındıyor. Ancak nasıl ki araba kaçış sahneleri birazcık "Minority Report" u anımsatıyorsa, bu karışık karamsar kent yapısı da "Blade Runner" dan fırlamış gibiydi. Eee sentetik orduların istilası ile "I, Robot" a da selam çakılarak, aslında çok da özgün olmayan bir "ortaya karışık bilim-kurgu" durumu oluşmuş.

Özellikle ilk yapım düşünülünce, işi sadece efektlerle ve aksiyonla kotarmaya çalışmış bir film var diyebilirim.
Bu noktadan sonra ilk film ile kıyaslayarak anlatmak daha mantıklı olacak ;

1990 yapımı Total Recall kült bir filmdi. Onu kült yapan ise kesinlikle konusu değil, o konuyu şekillendiren sahnelerdi. Üç memeli kadın, gözlerin patladığı mars sahnesi, mutantlar, robot taksi şöförü, şişman kadın kamuflajı, alıcıyı burnundan çıkardığı sahne ve daha bunun gibi beynimizde yer eden birçok sahne ile dolu bir filmdi 1990 yapımı. Ancak 2012 yapımı bu açıdan ciddi anlamda sönük. İlkine sadık kalınmamış. Orjinal bir şeyler de üretilmemiş. Belki bu sahnelerin bazılarını günümüze uyarlama adına kaldırabilir, değiştirebilirsiniz ama asıl konuyu, farklı bir gezegen ve mutantları bu filme dahil etmemek büyük bir ihanet bence.

BBF başkanı Cohaagen ler.


İki Hauser' i kıyaslayabileceğimiz bir kare

1990 yapımının konusuna da hafif değinmek gerek çünkü 2012 versiyonunda bir hayli değiştirilmiş. Evet ortada bir adet hafızası silinmiş ajan, bir eş rolünde ajan, bir eski sevgili ajan var. Evet bir direniş lideri ve ona kafayı fena halde takmış bir hükümet başkanı da var. Ama söz konusu direniş gezegenler arası. Marsta yaşayan insanlar, kalitesiz atmosferden dolayı çeşitli deformeler yaşıyorlar. Nitekim 3 memeli fahişe de bunun bir ürünü. Tıpkı direnişin başındaki Matthias gibi. Dolayısı ile eski çekimde bulunan "mutantlar" objesi, filmin çok önemli bir rengi. Nasıl olur bu filme bunu dahil etmezler aklım almıyor. Yine görev olarak da Ajanımızın görevi, 2012 deki gibi robot istilasını durdurmak değil, oksijeni dengeleyecek aletin yerini bulmaktı.

İşte konuya bu mutantların dahil edilmemesi, geçmişe yapılan üç memeli fahişe göndermesini de tamamen havada bırakıyor. Yine aynı sebepten yani farklı bir gezegen kavramını kaldırdıkları için gözlerin patladığı meşhur rüya sahnesi de yok oluyor. Ve direnişin başının mutant olması özelliği de. Her şeyi geçtim Bill Nighy gibi bir karakteri direniş lideri yapmışsın, topu topu 3 dakikalık bir rol vermişsin. Çok alalade bir insan gibi öldürülüyor ve oracıkta rolü son buluyor.

Direnişin başındaki Matthias' lar. 1990 yapımında mutant özelliği olan lider,
2012 yılında, oyuncusunun ağırlığına rağmen hafif kalıyor.

Aslında konuyu, gezegenler arasından tek gezegene indirerek filmin muhteşem finali de engellenmiş oluyor. Orada asıl amaç atmosferi dengeleyecek bir cihazı çalıştırıp, Marsta yaşayanlara sağlıklı bir atmosfer sunmak. Dolayısı ile son sahnedeki mavi gökyüzü çok kıymetli. Oysa 2012 versiyonunda amaç halkı robot istilasından kurtarmak ama ne hikmetse yine finalde gökyüzü var :)

Bir diğer önemli sahne de bence  robot taksi şöförü. 1990 yapımında Arnold' un sert mizacını resmen dengeleyen, epririli sahneler vardı. Bir tanesinin kahramanı da bu robot sürücüydü. 2012 yapımında bunun ciddi bir eksikliği var. Gerçi Hauser, uçan aracın ayarını bozarak serbest düşüşe geçiyor ama eh işte...

Meşhur üç memeli fahişelerimiz. Eski çekim daha mı başarılı ne ? :)



1990 yapımı Total Recall' un en iyi sahnelerinden birisi. Şişman kadın kamuflajı.

Şişman kadın kamuflaj sahnesinde ise durum biraz farklı. Burada haksızlık yapmayacağım. Bunu günümüze iyi uyarlamışlarlar. Hoş da bir gönderme yapmışlar. Hepimiz merakla bekledik. Gerçi söz konusu teyze çok kısa boyluydu. İçimden "nasıl uyduracaklar" diye geçirdim ama zaten farklı ilerledi ve hoşuma gitti.

Burundan alıcının çıkarıldığı efsanevi sahne ise günümüze uyarlanarak elden telefon çıkarma şeklinde değiştirilmiş. Bu kabul edilebilir ama hoşuma gitmedi. Düşündüm acaba yönetmen"birebir aynı sahneler olmuş demesinler" diye mi bu farklılığa gerek duydu. Bilmiyorum ama ben burundan o alıcının çıkarıldığı sahneyi tercih ederdim. Colin Farell' ın karizmasının çizilecek olması umrumda değil.

İki filmin karşılaştırılmasında belki de 2012 versiyonunun daha baskın olduğu tek sahne, Hauser' in çelişkide kalma sahnesi idi. İlk versiyonda arkadaşının terlemesi şeklinde bir işaret varken, bu filmde Melina' nın ağlama sahnesi daha etkileyiciydi, kabul.

Colin Farrell ajan Hauser olarak çok da sırıtmıyor. Hoş Arnold Schwarzenegger gibi iri, sert bakışlı bir adamdan sonra Colin Farrel gibi nispeten minyon, kaş yapısı itibari ile her an şaşkın bakabilen bir karakter nasıl olacak diye telaşlanmadım değil ama film zaten çok farklılaştırıldığı için abes gelmedi. Ayrıca Colin Farrell' i uzun zaman sonra böylesi ses getiren bir filmde görmek mutluluk vericiydi.

Melina' lar

Lori' ler



Yine iki filmde de bulunan bir kare


Yeni versiyonun bir artısı da kadın karakterler. Canavar gibiler maşallah. İlkine göre daha sert bir Lori ve daha naif bir Melina ile karşı karşıyayız :) Lori Quaid rolü ile Kate Beckinsale çıkıyor karşımıza ama ne çıkmak. Onu Underworld serisinden sonra ilk kez bu kadar formda gördüm. Vuruyor, kırıyor, düşüyor kalkıyor. Tam bir acımasız ajan. İlk yapımdaki muadili olan Sharon Stone' a göre çok daha sert ve güçlü.  Melina ise tam tersi ilk versiyonda daha sert mizaçlı bir Melina (Rechel Ticotin) varken, bu kez Jessica Biel'in canlandırması ile Melina karakteri, Houser'e olan aşkının çok etkisinde, daha naif bir yapıda. Ama söz konusu kavga olunca bu geçerli değil tabi ki. En az Lori kadar O da amansız koşturmaca ve kavga sahnelerinden başarı ile çıkıyor. Tabi ki bu filmde, zamanın getirdiği teknolojiler ve efektlerle bu kavga sahneleri çok daha gerçekçi oluyor. Bunu da hesaba katmak gerek .

Özetle film, orjinaline sadık kalmamış. Daha çok, aşırı aksiyon sahneleri ve ünlü kadrosu ile etkileme yoluna gitmiş. Bunu sevenler olacaktır ama söz konusu 2012 ve 1990 yapımlarını karşılaştırmaksa, bu kadar aksiyon, teknoloji ve efekte rağmen 1990 versiyonu bin basar diyorum. Ha yine de bilim-kurgu severlerin sinemada izlemeleri ciddi bir zaman kaybı olmaz. Bunu da belirteyim :)

Son olarak bu yazıyı yazarken bulduğum iki güzel 1990 film posterini de paylaşmak istiyorum.,



Bunlar da bonus sahneler :)

Marsta gözlerin patladığı meşhur sahne.

 
Çok sevdiğim robot taksi şöförü


Ve tabi ki, Hauser' in alıcıyı çıkardığı sahne.



0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...