Son bir yıldır herkesin "izle", "izlemedin mi?", "nasıl izlemezsin?" tepkilerini sineye çekip bir hayli bekledikten sonra, bu hafta sonu izleyebildim kendisini. İnsanlar ne kadar bu soruları sormakta haklıysa, ben de bekletip, ortalık durulunca izlemekte haklıymışım :) Neden mi böyle düşünüyorum? Bazı şeyler aşırı popüler olunca bende bir iticilik oluşturuyor. Psikopatça belki ama öyle. Ayrıca aşırı popülerlik, beklentiyi anlamsız yükseltiyor ve filme yazık olabiliyor. Şu anda çok gereksiz konuştuğumun farkındayım :)
Neyse filme gelelim biz. Özetle sonunda izledim ve çok beğendim filmi. Hani çok çok beğendim mi? hayır ama gerçekten inanılmaz güzel sahnelerin ve görüntülerin olduğu bir gerçek. Güzel müziklerle de birleşince sadece bu noktalardan bile film sizi sarıyor.
Yazdıklarını kabul ettirmekte zorluk çeken idealist bir senaryo yazarı olan Metin, bir gün barda sarhoş bir kadına rastlar ve olaylar gelişir. Duygu hayat dolu, farklı, rahat, sevimli bir kızdır. Bir o kadar da gizemlidir. Metin' in hayatına renklerin tüm tonunu bir anda getiren Duygu, zamanla siyahı da sokacaktır (Edebiyata bak beee ).
Filmi neden çok çok beğenmedim? Çünkü bu bünye "Sweet November" gördü. Ana temayı o filme çok yakın buldum. Tamam bu hikaye daha bir yerlileştirilmiş, karakterler ve hikayeleri değişmişti ama çok bilindik gelen noktaları da vardı.
Filmi neden çok beğendim. Aralara sıkıştırılmış ufak ayrıntılar harikaydı. Bir post-it, bir damla su, bir gül yaprağı...çok yerinde kullanılan sahneler vardı. Gerçekten bu dramın ortasında o ayrıtıyı düşünen zeka sizi gülümsetebiliyor. Ayrıca çok güzel müzikler, renkler ve görüntüler var. Film anlattığı şey hariç size "sevimli" geliyor. Sahne geçişleri de farklı işlenmiş ve bence çok güzel olmuş. Kurgu, filmin başlaması, ilerlemesi, o ayrıntıların kurguya çok yerinde oturtulması da çok güzel. Bence film kesinlikle bir yönetmen başarısı. Yani ana konu çok farklı değil ama işleyiş bu filmi farklı kılıyor. Ufak ve komik ayrıntılar, yoğun aşk havasını tamamlıyor. Bu anlamda Aytaç Ağırlar' ın bundan sonra yapacağı işleri takibe alıyorum.
Oyunculuklara gelince aslında filmin başarısının bir sırrı da bu bence. Çok popüler oyuncular kullanılmaması bence çok daha etkili yapmış filmi (Halil Sezai' nin parlaması bu filmden sonra olduğu için çok popüler olmayan dedim yoksa malum adam şu aralar çoşmuş durumda :D ). Zaten Halil Sezai ve Melike Güner filmi tek başlarına götürüyorlar. Yani yan roller çok az etkili filmde. İki kişilik bir performans izliyoruz ama bu filmi yavan kılmıyor.
Özetle bilindik bir öykü, farklı ve renkli bir işleyiş, güzel müzikler ve harika görüntüler ile güzel bir film İncir Reçeli. Herkesin en azından bir kere izlemesi gereken bir film.
0 yorum:
Yorum Gönder