Kim demiş insanlar konuşa konuşa diye...Bir film düşünün ki ana karakter hiç konuşmasın. Ona ulaşmak isteyen diğer önemli karakter de çareyi konuşmamakta bulsun. İki karakter film boyunca konuşmayarak bize çok şey anlatsın. Filmin yan karakterleri de kulağımızın dibinde car car bağırsın. Peki biz kimi duyuyoruz...sessizliği. Hem de o sessizlik öyle baskın çıkıyor ki, pür dikkat dinliyoruz. Bazen görünür olmanın yolu tamamen görünmez olmaktan, dinlenmenin yolu da sessiz kalmaktan ibaret olabiliyor. Ancak karşınızdaki nereye bakacağını ve ne zaman susacağını bilirse...
Boş Ev olarak Türkçeleştirilen 3-Iron (Bin-Jip), Tae-suk' un bu sessiz hikayesini anlatıyor. Tae-suk, kimseyle iletişimde olmayan, evsiz barksız, sessiz bir çocuktur. Tek mal varlığı motosikletidir. Kendi geliştirdiği bir yöntem ile evlerin boş olup olmadığını tespit edip geceleri o evlerde kalmaktadır. Evi kendi evi gibi kullanıp, yemek yapıp, çamaşır yıkayarak, uyuyarak gününü geçirir, gündüz de sokaklarda boş boş gezer. Her eve de kendince imzasını atar. O da, evde bozuk bir şey bulup tamir etmektir. Bir nevi hayalet gibi yaşar. Sanki dünya üzerinde kimse O'nu farketmiyor gibidir....Ta ki Sun-hwa' nın evine girene kadar...
Sun-hwa, mutsuz bir evliliği olan genç bir kadındır. Muhtemelen sırf zengin diye kocası ile evlendirilmiş, sürekli şiddet gören, dinlenmeyeceğini bildiği için konuşmaktan vazgeçmiş sessiz bir kadındır. O da Tae-suk gibi hayalettir bir nevi. Tae-suk' un geceyi o evde geçirmeye karar vermesi bu iki hayaleti bir araya getirecektir. Bir daha da ayrılmazlar...
Sun-hwa da Tae-suk' un macerasına dahil olur ve birlikte keşfetmeye başlarlar "Boş Ev" ' leri. Her ev farklıdır. Her evin kendine göre tarzı vardır ve bizim kahramanlarımız bu yaşantıları günübirlik yaşayıp geçerler. Geçtikleri her eve izlerini bırakırlar. Birbirlerine sebepsiz yere bağlanmışlardır. Tek bir kelime etmeden.
Tabii ki Sun-hwa' nın kocası boş durmaz. Bizimkilerin de yanlış eve girmeleri ve evde bir ceset olması ile İşin içine aksiyon girer. Hayaletimiz hapishaneye düşer ve Sun-hwa kocasına geri döner. Filmin bu kısımlarını olmamış sayıyorum. Her ne kadar Tae-sun' un "görünmezlik" konusunda nasıl bu kadar yetenekli olduğunun temeli anlatılmış olsa da, filmin bence sessizliğini bozan kısımlardı bunlar. Gerekli ama hoş olmayan...Neyse ki sonunda ikilimiz zorluklara göğüs gerip birlikte olmanın çok ilginç bir yolunu bulur.
Film o sessizliğe ve durgunluğa rağmen sürükleyiciliğini hiç yitirmiyor. Yönetmen Ki-duk Kim, bir yandan ana karakterlerimizin hikayesini anlatırken, bir yandan da girdikleri evlerdeki öyküleri boş geçmiyor. Her bir evde farklı bir yaşam, farklı karakterler ve farklı hikayeler, çok da zaman ayrılmadan ama yüzeysel olmayacak şekilde anlatılıyor.
Sonunda karakterlerimiz kavuşuyor ve huzurun verdiği bir hafiflik yaşıyorlar :) Ve ben filmi bitirirken beynimde tek bir melodi dönüp duruyor. Filmin en can alıcı yerlerinde ortaya çıkan o ses...
0 yorum:
Yorum Gönder