Ads 468x60px

.

Pages

28 Haziran 2012

"Son" unda bitti...



Bilen bilir şu yazımda Son dizisi hakkında yazmıştım. Daha ilk bölümlerdi, güzel başlamıştı, kadrosu sağlamdı, konu gizemliydi, kurgu belli ki farklıydı ve en önemlisi biteceği tarih belliydi. Demiştim o zaman da. Bu kez farklı bir durum vardı. "Bizim hikayemiz belli anlatıp gideceğiz" havası bile sevimli gelmişti. İlk bölümde hemen gaza gelmişim.


İlk bir kaç bölüm sürüklenerek izledim ancak sonra farkettim ki, farkettik ki, kurguyu karıştırmak adına, aynı sahneleri defalarca, yavaş yavaş gösterme yoluna gitmişti dizi. Hele onuncu bölümlerde inanılmaz yavaşlamıştı. Bir kere özet adı altında sanırım aynı şeyleri 35 kere izledik. Karışık kurgularda bu hatırlatmalar iyi olabilir ama elin adamı bunu 3 dakikada yapıyor. Sen zaten diziyi izlediğin için hatırlıyorsun, bu sana yetiyor. 1 saat boyunca her hafta, dizi öncesi aynı şeyleri izlemek hiç de sempatik olmadı.

İlk bir kaç bölüm sonra gizemi de dağılmıştı zaten. Ve ipucu vermiş gibi olmayayım ama zat-ı muhterem kendini belli etmişti. Ben tahmin etmiştim en azından. Yine de ana konuya bakınca bir çok sahnenin çok gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bölüm içi dolduma çabaları çok sırıttı.

Oyunculuklarda da ilk bölümdeki fikrim yavaş yavaş değişmeye başladı. Nehir Erdoğan aksine çok yüzeysel kalırken, Engin Altan Düzyatan ve Yiğit Özşener zirve yaptı. Yine de Türkçe konuşmaya çalışan Leyla, Bahman ve Majit karakterleri çok itici oldu. Devrik ve ağır cümleler sürükleyiciliği (kaldıysa tabi) bozdu.

Neyse ki yaptı finalini ve bitti sonunda. Yinelemek lazım, yapılmak istenen güzel bir şeydi ama bunu 25 bölüm değil de 5-6 bölümde bitirselerdi, o gereksiz ve tempoyu düşüren kısımlar atılsaydı güzel bir "mini dizi" denemesi olabilirdi.



İnanın şu ara böyle şeylere ihtiyaç var. İnsanlar hiç uzamayacak konuları öyle garip şekilde uzattı ki, ben açıkçası takip ettiğim dizinin bir iki sezonda bitmesini istiyorum. Mesela, Avrupa Yakası, Yaprak Dökümü, Öyle Bir Geçer Zaman ki, dizilerinin ilk sezonlarını severek izledim. İkinci sezonlarında bıraktım. Behzat Ç. İçin farklı bir durum var o yüzden onun 3. sezonuna eyvallah dedim. Ama bakın buradan sesleniyorum eğer Suskunlar' ı ikinci sezon bitirmezseniz bozuşacağız. :)

Eğer dizi her bölüm kendi içinde yeni hikayeler barındırıyorsa, (Kanıt, Arka Sokaklar, Acayip Hikayeler gibi) yıllarca devam edebilir. Kalitesi izleyiciye kalmış ama konu açısından sıkıntı olmaz. Hatta Behzat Ç.' nin uzamasındaki tek rahatlatıcı nokta da bu. Ana konu yanında umarım her bölüm bir cinayet hikayesi anlatmaktan vazgeçmezler.



Suskunlar için de devamı mantıklı geldi. İlk gün keşke bitirselerdi demiştim ama sonra düşündüm de bu adamlar intikam alıcam derken bir sürü yere bulaştı. Bir anda bitmesi, birçok şeyi havada bırakabilirdi (Tabi ki de bu sebeple canım, yoksa benim Berk Hakman oynasın sabaha kadar izlerim gibi bir anlayışım olamaz..aaa çok ayıp, günahımı almayın :DD ). Bakacağız artık devamındaki akıcılık senaristin zekasına ve hayalgücüne kalmış.



Demem o ki şu mini dizi olayını bir düşünseler ya. Ayrıca bu yazıyı yazarken, Çemberimde Gül Oya' nın kulaklarını da çınlatmadım değil.


0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...