Ads 468x60px

.

Pages

26 Nisan 2012

Sherlock Holmes: A Game of Shadows (2011)

"Sevgili Guy Ritchie, satırlarıma başlamadan önce bize bu kalbin kadar eğlenceli filmi armağan ettiğin için sana teşekkür ediyor, ellerinden öpüyorum. Haddim olmayarak, nacizane bu film hakkında bir şeyler yazabiliyorsam, senin ruhunun duymayacak olmasının verdiği rahatlıktandır. "

Sevgiler...
Özlem.



Öhö öhö, ustamıza saygı duruşunu yaptıktan sonra geçelim filmimize. Dün koştur koştur bir günün ardından hafif yorgun bir şekilde gittik filme. Beklediğim filmler gelince içimde beliren heyecan beni yalnız bırakmadı ancak reklamların çokluğu ile ara ara yerine huysuzluk geçti. Neyse ki sonunda filmimiz başladı.

İlk 10 dakika biraz durgun ilerledi. Olayı kavrama süreci, karakterleri hatırlama süreci derken hafif temposuz başladı. Hatta içimden "yoksa o kadar da güzel değil mi ?, ne olur öyle olmasın, ne olur en az ilki kadar güzel olsun" gibi şeyler söylemeye başladım. Filmler konusunda beklentiye girmemeye çalışsam da bu film için bu imkansızdı sonuçta. Ama film bu durgun süreci atlattıktan sonra tüm korkularımı sonsuzluğa gönderdi, zira tempoyu bir yükseltti, bir daha da indirmedi. Guy Ritchie, ilk fiminden daha da çok özenmiş bu filme. Ya da bana öyle geldi. Sherlock'un zekası daha da ön planda, Dr. Watson daha bir etkin, aksiyonu daha bir güzel sanki.
Aslında girişte Guy Ritchie'e saygımızı belirttik ama atlamamak gerekir ki senaryosu da çekimi kadar etkili olduğu için filmi bu kadar beğendik kuşkusuz. Dolayısı ile senaryosunu yazan Michele Mulroney ve Keiran Mulroney'e de teşekkür borcumuz var. İlk filmde bir iki ters köşe olmuştum, ama bu filmde "hadi canım", "vay be", "yok artık" efektlerinin tamamını yaptım sanırım. Finali de öyle bir yakıştı ki filme. Bayıldım.

Bu kez kahramanlarımız çok çok daha zor bir düşmanla uğraşıyorlar. Düşmanımız yani Prof. Moriarty (Jared Harris) planını yıllar öncesinden yürürlüğe koymuş, nakış gibi işlemektedir. Üstelik Sherlock kadar zeki ve ileri görüşlü (!) olması onu çok daha zor bir düşman yapmaktadır. Farklı yerlerde sebep olduğu suçlarla yavaş yavaş planını gerçekleştirmeye başlamıştır.Ve tüm bu olanlar sadece Sherlock Holmes tarafından doğru algılanmakta, dünyanın geri kalanı olayları siyasileştirmektedir.Evlilik arifesindeki nazlı doktorumuz, her zaman ki gibi Sherlock'u yalnız bırakacak ama yine her zaman ki gibi Sherlock kolay pes etmeyecektir. Dolayısı ile zorla da olsa maceraya dahil olan Dr. Watson yine en kritik anlarda Sherlock'un imdadına yetişecektir.

Filmin konusu itibari ile oyuna dahil olan çingene grubu ve Madam Simza (Noomi Rapace), tam da Guy Ritchie'nin istediği renkli görselliğe olanak sağlıyor. Yine Sherlock'un kardeşi Mycroft ve hizmetkarları da bambaşka renkler katıyor. Düşmanımızın tüm Avrupa'yı içine alan planı yüzünden kahramanlarımızın ülke ülke gezmesi de eğlenceli bir değişkenlik getirip sürükleyiciliği tamamlıyor.

Oyunculuklardan da bahsetmek lazım tabi. Robert Downey Jr. ve Jude Law zaten alıştığımız üzere tam rollerinin adamı. Ancak Jared Harris, Paul Anderson, Noomi Rapace ve Stephen Fry'ın filme katkıları da inanılmaz. Özellikle Jared Harris'in o soğuk ve korkusuz bakışları insanın içine işliyor.

Filmin en eğlenceli sahnelerini düşünüyorum da, sanırım tren sahnesi favorim. Ama bu diğer sahnelerin sönük olduğunu düşündürmesin, film söylediğim gibi tempoyu yükselttikten sonra hiç düşürmüyor. Her sahne eğlenceli, sürükleyici ve özenli. Film hakkında söyleyebileceğim tek olumsuz şey, bazı diyalog ve ayrıntıların çok hızlı geçiştirilmesi. Biz Sherlock değiliz ki hemen anlayalım :) İşte bu yüzden en az bir kere daha izlemeye ihtiyacım var.


Oyuncuları seviyorum, Arthur Conan Doyle'un yarattığı karakterleri seviyorum, yazan güzel yazmış, çeken güzel çekmiş. Durum böyle olunca, uzun zaman önce (sanırım en son Inception' dan çıktığım zaman görüldü) kaybettiğim, "iyi bir filmden sonra suratta oluşan anlamsız gülümseme" mi, dün akşam buldum. :)

Ve film hakkında bazı bilgiler ;
  • Moriarty karakteri için Brad Pitt, Gary Oldman, Daniel Day-Lewis, Sean Penn ve Javier Bardem düşünülmüş ama Jared Harris de karar kılınmış. Bence çok iyi bir karar olmuş. Her ne kadar Sean Penn ya da Daniel Day-Lewis de harika olabilirdi diye düşünsem de sanırım en doğrusu filmde yerini almış.
  • Madam Simza için de, Audrey Tautou, Penelope Cruz, Eva Green ve Juliette Binoche gibi isimler arasından Noomi Rapace seçilmiş.
  • Leslie S. Klinger, filme isim olarak "Sherlock Holmes: The Grand Game" ismini önermiş. Ancak anladığınız üzerek kabul edilmemiş.
  • Filmde hoş esprilere konu olan kamuflaj kıyafeti fikri, Robert Downey Jr.'den çıkmış.
  • Dr. Watson'un bekarlığa veda partisinde giydiği üniforma ve madalyalar Afganistan savaşından kalma objeler (eee nolmuş demeyin, filmi izleyin).

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...