Yılın ilk günü gittik filme. Güzel bir yılbaşı gecesinin arkasından sanırım bu film yılbaşı havasının bir tamamlayıcısı oldu. Yılbaşında izlenecek filmler listemde "Love Actually" ve "The Holiday" den sonra yerini aldı. Çok beğendim. Biraz merakla, biraz da korkarak gitmiştim filme. Arkadaşlara önerdim ama açıkçası emin değildim. Neyse ki güzel bir film çıktı.
Çok fazla ünlü ismin olduğu filmler beklentiyi yükseltmesi açısından bir risktir. Başarılı sonuçlarda ise bir klasik olmaya adaydır. Örneğin "Love Actually" benim için klasik olmuşken, "He's Just Not That into You" nispeten sadece eğlencelik olarak kalmıştır. New Year's Eve ise benim için tam bir klasik olmasa da eğlencelikten öteye gitmiş ve arşivime girmeye hak kazanmıştır. Filmde yok yok, isimlerini yazmıyorum bile.
Film, birbirleri ile uzaktan ilişkili insanların yılbaşı günü ve gecesi başlarına gelen olayları anlatıyor.Ama gerçekten hoş diyaloglarla, farklı ve eğlenceli örneklerle, hikayelere çok yakışan oyuncularla bunu gerçekleştiriyor. Kızına göz kulak olmaya çalışan bir anneden, önemli bir daveti atlatmaya çalışan bir aşçıya, Konsere yetişmeye çalışırken asansörde kalan bir vokalistten, son gecesini yaşamakta olan bir kanser hastasına kadar çok farklı hikayelerle süslenmiş bir film. Zaman zaman dramatik bir hava estirirken, zaman zaman da kahkahalara boğuluyorsunuz.
Çok fazla ünlü ismin olduğu filmler beklentiyi yükseltmesi açısından bir risktir. Başarılı sonuçlarda ise bir klasik olmaya adaydır. Örneğin "Love Actually" benim için klasik olmuşken, "He's Just Not That into You" nispeten sadece eğlencelik olarak kalmıştır. New Year's Eve ise benim için tam bir klasik olmasa da eğlencelikten öteye gitmiş ve arşivime girmeye hak kazanmıştır. Filmde yok yok, isimlerini yazmıyorum bile.
Film, birbirleri ile uzaktan ilişkili insanların yılbaşı günü ve gecesi başlarına gelen olayları anlatıyor.Ama gerçekten hoş diyaloglarla, farklı ve eğlenceli örneklerle, hikayelere çok yakışan oyuncularla bunu gerçekleştiriyor. Kızına göz kulak olmaya çalışan bir anneden, önemli bir daveti atlatmaya çalışan bir aşçıya, Konsere yetişmeye çalışırken asansörde kalan bir vokalistten, son gecesini yaşamakta olan bir kanser hastasına kadar çok farklı hikayelerle süslenmiş bir film. Zaman zaman dramatik bir hava estirirken, zaman zaman da kahkahalara boğuluyorsunuz.
Filmin en eğlenceli kısmının, hamile çiftlerimizin başına gelenler olduğunu söyleyebilirim. Tam yılbaşında doğacak bebeğe hastane tarafından verilecek olan 25.000 dolar ödül, iki çift arasında amansız bir rekabete sahne olacaktır. En duygusal hikaye ise her ne kadar kanser hastamızın hikayesi gibi görünse de, Michelle Pfieffer'in canlandırdığı Ingrid karakteri ve yaşadığı hikaye benim filmin en sevdiğim ve duygulandığım kısmıydı.
Şimdiye kadar sıradan, heyecansız bir yaşam süren Ingrid, o yılbaşı sabahı kendine bir "yapılacaklar listesi" yapmıştır. Gece 12.00 den önce bu listeyi tamamlaması imkansız gibi görünürken, karşısına çıkan Paul, imkansızı başarmasına yardımcı olacaktır. Burada Paul karakterini oynayan Zac Efron'a da dikkati çekmek isterim. Yeni bir yetenek doğuyor. O film boyunca sempatik tavırları ile hayalgücünü kullandıkça biz çok eğlendik.
Film ayrıca işin içine biraz gizem katıp,sonlara doğru sizi şaşırta da biliyor. Siz filmin ortalarına doğru kendi kafanızda bir şeyler çizdiyseniz, sürprizler yaşayabilirsiniz hazır olun :) Ayrıca Jon Bon Jovi' nin hala maşallahı var. Demeden geçemeyeceğim. Beklentileri yükseltmeden, kalabalık bir grupla gidip, güzel vakit geçirebileceğiniz, vizyon zamanına çok da güzel giden bir film. Tavsiye benden :) Bakmayın siz IMDb' nin 5.1 verdiğine. Siz kendi puanınızı verin. En kötü "Eh işte" diyebilirsiniz. "Kötüymüş" demeyeceğinize eminim. Ama sanırım bu filme doğru zamanda gitmek de çok önemli. O yüzden yılbaşı psikolojisinden çıkmadan gitmenizi öneririm.
0 yorum:
Yorum Gönder