Dün elime geçen fırsatı kaçırmadım ve filmin özel gösterimine gittim. Serinin dördüncüsü olan "Ghost Protocol" ' ü de diğerleri gibi çok beğendim. Eğlencesi, aksiyonu ve gerilimi yine büyük bir yapıta yakışacak şekildeydi.
Nükleer silahlar, şifreler ve dünya barışı karmaşasının içindeyiz bu kez. İşin içinde nükleer varsa, her zaman ki gibi Rusya'nın da olduğu (Tipik Amerikan sineması propagandası) bir maceraya atılıyor kahramanlarımız. Ama sadece Rusya ile kalmıyor, Dubai'ye uğrayıp oradan Hindistan'a geçiyoruz. Nükleer silahı kullanıp dünya dengelerini bozacak bir "manyağı" yakalamaya çalışıyoruz. Tabii konu benim anlattığımdan daha karışık bir kurgu ile anlatılıyor.
Ajan Ethan Hunt' a eşlik eden ekip yani, Brandt (Jeremy Renner), Benji (Simon Pegg) ve Jane (Paula Patton) sanırım şimdiye kadar ki ekiplerin en iyisiydi. Simon Pegg' i, "Hot Fuzz" isimli fantastik-korku-komedi tarzı bir filmde tanımıştım. Çok eğlenceli bir yapısı var. Bu filmde de bu imajını koruyor. Hani olur ya her ekibin bir komiği, işte kendisi budur. Paula Patton, benim şimdiye dek izlediğim onca film içinde ajanlığa, aksiyona en yakışan kadınlardan birisi. Bence "Bond Kızı" yapılıp, kariyeri yükseltilmeli. Jeremy Ranner ise, geçtiğimiz yılın sansasyonel filmi "The Hurt Locker" dan sonra yıldızı parlamış bir oyuncu. Aksiyona yakışıyor.
Filmde aksiyon ve gerilimin dozu yine yüksek. Bu tip filmlerde sanırım biraz da seyirciyi çeken bu absürd aksiyon sahneleri. Gerçek olmasına ihtimal vermesenizde heyecanlanmadan ya da gerilmeden duramıyorsunuz. En azından bu tarzı sevenler ... En azından ben :) Onun yerine yönetmenin hayal gücünün sınırlarını eğlenerek öğreniyorsunuz. Filmde bir çok aksiyon sahnesini ustaca işlemiş Brad Bird. Ancak özellikle kum fırtınası çekimleri açısından tebrik etmemiz gerekiyor İzlediğim en iyi çekimlerden birisiydi. Herşeyin bulanık olduğu bir sahneyi, izleyenlere bu kadar "net" bir şekilde aktarmak gerçekten beceri ister. Ayrıca yönetmenin ilk aksiyon denemesi olduğu düşünülürse, kesinlikle bu tarzda devam etmeli. Ha bir de söylemeden geçemeyeceğim, Kremlin Sarayı'ndaki perde sahnesi benim bu tarz filmler içinde izlediğim en orjinal sahneydi. Daha önce böylesi bir fikir uygulandıysa da ben görmedim. Gerçekten harikaydı.
Bu tarz filmleri övmek biraz gereksiz sanırım. Ne konu inanılmaz orjinal, ne de oyunculuklar oscarlık. Ama bu bir tarz ve bu tarzdan hoşlanan kişiler zaten bunu beklemiyor. Sadece uygulanışı ve sürükleyiciliği ile ilgileniyorlar. Aralara serpiştirilmiş şaşırtıcı sahneler de (Kremlin Sarayı perde sahnesi gibi) işin tuzu biberi oluyor. O nedenle diyorum ki bu tarz filmleri sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir film. Tarzının en iyilerinden. Eğlence garantili :)
Film hakkında bazı bilgiler;
- Tom Cruise, gökdelen sahnesi hariç tüm sahneleri kendisi oynamış, her hangi bir dublör kullanmamış.
- Ajan Ethan Hunt'ın kod numarası olan A113, Pixar merkezindeki bir oda numarası ve bir espriden ilham alınarak Brad Bird tarafından filme konulmuş.
- Dubai'deki Burj Otel, Giorgio Armani tarafından tasarlanan ilk otel.
- Bu film, Paramount'un 100. yıl logosunu kullanan ilk film. Serinin her filminde farklı bir Paramount logosu kullanılmış.
- Normalde bu filmin yönetmeni de 3. filmin yönetmeni olan J.J. Abrams olacakmış. Ancak J. J. Abrams'ın Super 8 projesinden dolayı Brad Bird bu filmi yönetmiş.
0 yorum:
Yorum Gönder