Ads 468x60px

.

Pages

26 Nisan 2012

Berlin Kaplanı (2012)



Cumartesi günü oy çokluğu ile karar verildiği üzere Berlin Kaplanı' na gittik. Benim oyum "Happy Feet 2"' ye idi. Ama olmadı. İyi ki de olmadı demeyi isterdim ama film pek de öyle güzel bir şey çıkmadı maalesef. Hatta izlediğim en kötü Ata Demirer filmi diyebilirim. Ata Demirer' e bireysel olarak kötü diyemem. Oynadığı karakter açısından oldukça başarılıydı. Ancak çok havada kalan, klişe bir senaryo ve başarısız kurguya sahip olan filmi, bu performans kurtaramadı.

Ayhan, Almanya' da başarısız boks kariyerine binlerce euro borcu da ekleyerek zor günler geçirmektedir. Üstüne bir de panik atak rahatsızlığı da eklenince işler iyice içinden çıkılamaz hale gelmiştir. Türkiye' de ise, Ayhan' ın akrabaları, üzerinde yaşadıkları arsayı satmak için sahiplerden biri olan Ayhan' ı kafalama planları yapmaktadır. Sonunda Ayhan, biraz da kaçmak için Türkiye'ye gelir. Burada kan emici eniştesinin arsa planı tıkır tıkır işlerken, Ayhan olan bitenden habersiz, huzuru bulacak, aşka yelken açacaktır. Sonunda acı gerçekler ortaya çıktığında dramatik gelişmeler, amansız bir rekabet sayesinde tatlıya bağlanacaktır.

Göründüğü üzere konuda pek bir farklılık yok, bunu acımasızca eleştirmemek gerek tabi. Çoğu Hollywood filminde de konular klişe oluyor ancak adamlar işleyişleri ile bu açığını kapatabiliyorlar. Ancak Berlin Kaplanı işleyiş olarak da etkisiz kalıyor. Hele o final boks sahnesi o kadar hızlı ilerliyor ve geçistiriliyor ki belki orada filmi kurtarabilecekken daha da kötü olmasına neden oluyorlar.Sadece Ayhan' ın yeğeni Fatih ile geçirdiği anlarda eğleniyoruz. Zira bence filmin gizli kahramanı Fatih.

Sanırım Stand-Up' çıların kronik bir sorunu var. Esprili bir diyalog yapma çabasındalar ama bunu konuya tam da yediremiyorlar. Gerçekçi durmuyor. Cem yılmaz' ın G.O.R.A, A.R.O.G ve Yahşi Batı' sında çokça bu kopmaları yaşadık. Ama Her Şey Çok Güzel Olacak ya da Hokkabaz filmleri, böyle kaygılar taşımadığı için oldukça başarılı filmlerdi bence. Ata' nın Eyvah Eyvah serisinde de bu kopukluk çok yoktu. Zira öykü ve karakterler öne çıkmayı başarmıştı. Ama bu filmin diyalog ve göndermeleri hiç de filme yedirilememişti. Aslında Ata' nın güldürme ile ilgili sorunu olamaz sanırım. Adamın kendisi komik. Biraz safça şaşkın baksa, göbeğini hoplatsa gülüyoruz zaten. Biraz buna alamancı aksanı da eklenince eğlenceli olabiliyor. Ama iş güldürme işini yerinde, kafayı yorarar ve şaşırtırarak yapmak sa, bu film bunu başaramıyor. Boş bir eğlence de buluyorsunuz kendinizi.
Filmin bence en iyi yanı müzikleriydi. Sonradan öğrenince şaşırdığım üzere müzikleri Fahir Atakoğlu' na ait. Gerçekten şahane müzikleri var. Almanya' da yaşayan gurbetçilerin yaşadığı kültür karmaşası, rahatız etmeyecek şekilde müziğe yansıtılmıştı. Ben kendi adıma müziklerini acayip beğendim. Aslında belki de çok bir şey beklememek gerek. Ama sinema sever olarak şaşırmayı beklemek de hakkımız sanırım. Eğlenmiyor muyuz? Eğleniyoruz. Ama istiyorum ki, iyi bir filmden çıkınca yüzümde oluşan o "anlamsız gülümseme" bir kere de yerli filmden çıktığımda olsun. Ve ben Neredesin Firuze ' den beri o gülüşü yakalayamıyorum. Belki Babam ve Oğlum' da olabilirdi ama gülecek dermanım kalmamıştı :)

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...